SOSYAL MEDYA’DA FOTOĞRAF PAYLAŞIMI
VE INSTAGRAM ÜZERİNE
Sosyal medya alanının son birkaç yıldır
çeşitlenmesiyle birlikte farklı uygulamaların giderek ön plana çıktığını
görüyoruz. Şüphesiz ki, bu uygulamalar arasında fotoğraf önemli bir yerde
duruyor. Özellikle akıllı cep telefonlarının, tablet bilgisayarların vb.
elektronik aletlerin kullanımına paralel olarak, sosyal medyanın vazgeçilmez bir parçası
haline gelen fotoğrafın üretim, gösterim ve tüketim pratiklerinin de
değiştiğine şahit oluyoruz.
Hepinizin
de hatırlayacağı gibi, fotoğrafın sanal ortamda paylaşımı meselesi önceleri fotoğraf
siteleri üzerinden gerçekleşmekteydi. Birçok fotoğraf paylaşım sitesi kuruldu,
fotoğraflar oylandı, günün/ayın en iyi fotoğrafı/fotoğrafçısı seçildi, çeşitli
yorumlar yapıldı, gruplaşmalar oluştu, hatta ateşli tartışmalar yapıldı. Bunlar
bugün de devam ediyor, ancak günbegün değişmekte olan internet ortamı ve
uygulamaları içerisinde ilk günkü etkilerini kaybetmiş durumdalar. Bu tip
sitelerde amaç, çoğunluğu amatör olan fotoğrafçıların çektikleri “iyi”
fotoğrafları paylaşmaları ve üzerine yorum yapabilmeleriydi. Biçimsel ve
tekniksel açıdan “nasıl iyi fotoğraf çekilir” meselesi kullanıcılar tarafından
tartışılan bir konuydu.
Daha sonraları ise arkadaşlarınızla hem
fotoğraf paylaşabileceğiniz, hem de üstüne saatlerce yorum yapabileceğiniz
başka bir ortam doğdu: Facebook.[1]
Facebook’un bu fotoğraf
paylaşım siteleriyle tabi ki bir ilgisi yok, ancak fotoğrafın teşhir nesnesini
bir anlamda tamamen değiştirmiş oldu. Burada fotoğraf paylaşmak için, fotoğrafı
“iyi” çekmenize de gerek yok. Teknik kurallara ve estetik detaylara boğulmadan
istediğinizi özgürce çekiyorsunuz ve de en önemlisi fotoğrafın teşhir nesnesi
“siz ve çevrenizdekiler” oluyor. Dış dünyadan ziyade, “siz” çektiğiniz
fotoğrafın konusu haline geliyorsunuz. Kendi tercihlerinizle oluşturmuş
olduğunuz bir tür fotoğraflı oto biyografinizi de istediklerinizle paylaşmış
oluyorsunuz.
Facebook’dan sonra çok konuşulan bir başka
sosyal medya mecrası ise Twitter oldu. Her ne kadar Facebook kadar fotoğrafla
ön plana çıkan bir uygulama olmasa da, Twitter’da kendi pratiklerini oluşturdu
diyebiliriz. Son zamanlarda dikkati çeken bir uygulama ise Instagram.
İnsanların çeşitli uygulamalar aracılığıyla
giderek sosyal medyaya olan bağımlılıklarının arttığını düşünecek olursak
Instagram da bunlar arasında sayılabilir. Şimdilik Iphone kullanıcıları için
geliştirilmiş olan bu fotoğraf paylaşım uygulaması kısa sürede milyonlara
ulaştı ve giderek de bu kullanıcıların sayısı Iphone’un satışına paralel olarak
da artıyor. Kullanıcılar hızlı bir şekilde istedikleri görüntüyü çekip,
Instagram aracılığıyla farklı efektler uygulayarak oluşturmuş oldukları yeni
fotoğrafı sosyal ağlarda paylaşma imkanı buldular.
Dolayısıyla fotoğrafın üretim ve gösterim
pratikleri bu uygulama ile bir kere daha değişmiş oldu. Instagram’da
üretilenler fotoğraf paylaşım sitelerinde veya Facebook’da gördüklerimizden
farklı bir yerde duruyor. Birincisi, görüntülere baktığımızda profesyonel/amatör
bir fotoğrafçı gözüyle teknik ve estetik bilgilerle kurgulanmış bir kadrajın
olmaması dikkati çekiyor. Cep telefonundan çekilmiş sıradan, rastgele bir
an/nesne fotoğrafın konusu olabiliyor. İkincisi, photoshop gibi programları
kullanmadan da hızlı ve kolay bir şekilde fotoğraflara çeşitli retro efektler
uygulayabiliyorsunuz. Bu efektler sayesinde de çekilmiş olan “sıradan” bir
görüntü bir anda bambaşka bir görüntüye dönüşebiliyor. Twitter’dan yalnızca cümlelerle
takip edebildiğimiz birinin hayatına ait sıradan/farklı detayları fotoğraflar
“görünür” hale getiriyor.
“Herkes fotoğrafçı olabilir mi? İyi fotoğraf nedir? Ne olmalıdır?” gibi
tartışmalar bir yandan sürmeye devam ederken, bir yandan da çağın getirdiği
yeni teknolojik imkânlar bu tartışmaların içeriğini de değiştiriyor.
Gelinen nokta şunu gösteriyor, bir yandan geleneksel anlamda “iyi”
fotoğrafçılar yine eskisi gibi “iyi” fotoğraflarını üretmeye devam ederken, bir
yandan da bu uygulamaları elinin altında bulundurabilen büyük bir kitle de
anlık enstantaneler üretmeye devam edecek. İnsanın görüntüyle olan imtihanının analizini
burada vermek mümkün değil tabi ki. Ancak
şunu belirtmek gerekir; insanoğlu mağara resimlerinden bu yana imge üretiyor.
Kullanılan malzeme- teknik yüzyıllar içerisinde değişse de, insanoğlu kendi
eliyle ürettiği imgeler tarafından bir yandan da esir alınıyor ve biz bunlara
bilinçli/bilinçsizce bağımlılık geliştiriyoruz. Çünkü, insan (eğer görme
yetisine sahipse) görsel ve imgeler aracılığıyla uyarılan bir varlık.
Fotoğraf
paylaşım siteleri veya sosyal ağlarda geçirdiğimiz süreleri düşünecek olursak, görüntülere
karşı görsel bir bağımlılık geliştirdiğimizi söyleyebiliriz. Cep telefonlarına
yerleştirilen kameralardan sonra Instagram gibi uygulamaların ortaya çıkışı,
insanın görüntü üretme fetişizminin bir göstergesi adeta. Instagram’ın yerini
nasıl bir uygulamaya bırakacağı bilinmese de, bundan sonra yine görüntülerle
ilgili farklı uygulamaların ortaya çıkacağı kesin...
Elif VARGI.
[1]
“Facebook, Fotoğraf ve Paranoya” hakkında bkz. http://www.fotoritim.com/yazi/elif-vargi--facebook-fotograf-ve-paranoya&bulunanlar=elif%20varg%C4%B1
* Yazının orijinali Fotoritim Şubat 2012 sayısında yayımlanmıştır. Yazı ve Fotoritim Şubat 2012 sayısı için tıklayınız.
No comments:
Post a Comment