February 12, 2012

Sosyal Medya'da Fotoğraf Paylaşımı ve Instagram Üzerine


SOSYAL MEDYA’DA FOTOĞRAF PAYLAŞIMI VE INSTAGRAM ÜZERİNE

   Sosyal medya alanının son birkaç yıldır çeşitlenmesiyle birlikte farklı uygulamaların giderek ön plana çıktığını görüyoruz. Şüphesiz ki, bu uygulamalar arasında fotoğraf önemli bir yerde duruyor. Özellikle akıllı cep telefonlarının, tablet bilgisayarların vb. elektronik aletlerin kullanımına paralel olarak,  sosyal medyanın vazgeçilmez bir parçası haline gelen fotoğrafın üretim, gösterim ve tüketim pratiklerinin de değiştiğine şahit oluyoruz.
   Hepinizin de hatırlayacağı gibi, fotoğrafın sanal ortamda paylaşımı meselesi önceleri fotoğraf siteleri üzerinden gerçekleşmekteydi. Birçok fotoğraf paylaşım sitesi kuruldu, fotoğraflar oylandı, günün/ayın en iyi fotoğrafı/fotoğrafçısı seçildi, çeşitli yorumlar yapıldı, gruplaşmalar oluştu, hatta ateşli tartışmalar yapıldı. Bunlar bugün de devam ediyor, ancak günbegün değişmekte olan internet ortamı ve uygulamaları içerisinde ilk günkü etkilerini kaybetmiş durumdalar. Bu tip sitelerde amaç, çoğunluğu amatör olan fotoğrafçıların çektikleri “iyi” fotoğrafları paylaşmaları ve üzerine yorum yapabilmeleriydi. Biçimsel ve tekniksel açıdan “nasıl iyi fotoğraf çekilir” meselesi kullanıcılar tarafından tartışılan bir konuydu.
   Daha sonraları ise arkadaşlarınızla hem fotoğraf paylaşabileceğiniz, hem de üstüne saatlerce yorum yapabileceğiniz başka bir ortam doğdu: Facebook.[1] 
Facebook’un bu fotoğraf paylaşım siteleriyle tabi ki bir ilgisi yok, ancak fotoğrafın teşhir nesnesini bir anlamda tamamen değiştirmiş oldu.  Burada fotoğraf paylaşmak için, fotoğrafı “iyi” çekmenize de gerek yok. Teknik kurallara ve estetik detaylara boğulmadan istediğinizi özgürce çekiyorsunuz ve de en önemlisi fotoğrafın teşhir nesnesi “siz ve çevrenizdekiler” oluyor. Dış dünyadan ziyade, “siz” çektiğiniz fotoğrafın konusu haline geliyorsunuz. Kendi tercihlerinizle oluşturmuş olduğunuz bir tür fotoğraflı oto biyografinizi de istediklerinizle paylaşmış oluyorsunuz.
   Facebook’dan sonra çok konuşulan bir başka sosyal medya mecrası ise Twitter oldu. Her ne kadar Facebook kadar fotoğrafla ön plana çıkan bir uygulama olmasa da, Twitter’da kendi pratiklerini oluşturdu diyebiliriz. Son zamanlarda dikkati çeken bir uygulama ise Instagram.   

İnsanların çeşitli uygulamalar aracılığıyla giderek sosyal medyaya olan bağımlılıklarının arttığını düşünecek olursak Instagram da bunlar arasında sayılabilir. Şimdilik Iphone kullanıcıları için geliştirilmiş olan bu fotoğraf paylaşım uygulaması kısa sürede milyonlara ulaştı ve giderek de bu kullanıcıların sayısı Iphone’un satışına paralel olarak da artıyor. Kullanıcılar hızlı bir şekilde istedikleri görüntüyü çekip, Instagram aracılığıyla farklı efektler uygulayarak oluşturmuş oldukları yeni fotoğrafı sosyal ağlarda paylaşma imkanı buldular.

     Dolayısıyla fotoğrafın üretim ve gösterim pratikleri bu uygulama ile bir kere daha değişmiş oldu. Instagram’da üretilenler fotoğraf paylaşım sitelerinde veya Facebook’da gördüklerimizden farklı bir yerde duruyor. Birincisi, görüntülere baktığımızda profesyonel/amatör bir fotoğrafçı gözüyle teknik ve estetik bilgilerle kurgulanmış bir kadrajın olmaması dikkati çekiyor. Cep telefonundan çekilmiş sıradan, rastgele bir an/nesne fotoğrafın konusu olabiliyor. İkincisi, photoshop gibi programları kullanmadan da hızlı ve kolay bir şekilde fotoğraflara çeşitli retro efektler uygulayabiliyorsunuz. Bu efektler sayesinde de çekilmiş olan “sıradan” bir görüntü bir anda bambaşka bir görüntüye dönüşebiliyor. Twitter’dan yalnızca cümlelerle takip edebildiğimiz birinin hayatına ait sıradan/farklı detayları fotoğraflar “görünür” hale getiriyor. 
    “Herkes fotoğrafçı olabilir mi? İyi fotoğraf nedir? Ne olmalıdır?” gibi tartışmalar bir yandan sürmeye devam ederken, bir yandan da çağın getirdiği yeni teknolojik imkânlar bu tartışmaların içeriğini de değiştiriyor.
   Gelinen nokta şunu gösteriyor, bir yandan geleneksel anlamda “iyi” fotoğrafçılar yine eskisi gibi “iyi” fotoğraflarını üretmeye devam ederken, bir yandan da bu uygulamaları elinin altında bulundurabilen büyük bir kitle de anlık enstantaneler üretmeye devam edecek.  İnsanın görüntüyle olan imtihanının analizini burada vermek mümkün değil tabi ki.  Ancak şunu belirtmek gerekir; insanoğlu mağara resimlerinden bu yana imge üretiyor. Kullanılan malzeme- teknik yüzyıllar içerisinde değişse de, insanoğlu kendi eliyle ürettiği imgeler tarafından bir yandan da esir alınıyor ve biz bunlara bilinçli/bilinçsizce bağımlılık geliştiriyoruz. Çünkü, insan (eğer görme yetisine sahipse) görsel ve imgeler aracılığıyla uyarılan bir varlık. 
Fotoğraf paylaşım siteleri veya sosyal ağlarda geçirdiğimiz süreleri düşünecek olursak, görüntülere karşı görsel bir bağımlılık geliştirdiğimizi söyleyebiliriz. Cep telefonlarına yerleştirilen kameralardan sonra Instagram gibi uygulamaların ortaya çıkışı, insanın görüntü üretme fetişizminin bir göstergesi adeta. Instagram’ın yerini nasıl bir uygulamaya bırakacağı bilinmese de, bundan sonra yine görüntülerle ilgili farklı uygulamaların ortaya çıkacağı kesin...

Elif VARGI.



* Yazının orijinali Fotoritim Şubat 2012 sayısında yayımlanmıştır. Yazı ve Fotoritim Şubat 2012 sayısı için tıklayınız.