September 29, 2009

Zihin ergo sum Milliyet Sanat'ta!...


Amatör fotoğrafçıların gönüllü olarak bir araya gelmesi ile kurulan Ankara Atölyesinden sonra; Başbakanlık, DPT, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (www.ua.gov.tr) Gençlik Programı kapsamında ve Avrupa Komisyonu‘ndan sağlanan hibeyle bir atölye de İzmir de kurarak özel eğitime tabi çocuk ve gençlere fotoğraf eğitimi verdi.Zihinsel engelli çocuk ve gençlere fotoğraf eğitimi vermek üzere kurulan Z!H!N Ergo Sum Fotoğraf Atölyeleri Grubu çalışmalarına son hızla devam ediyor.

Projede yer alan katılımcıların; - toplumla kaynaştırma ve farkındalık yaratmak adına ve yanısıra-, sosyal ve kişisel gelişimlerinin ilerlemesi, fotoğraf çekmek deneyimini kazandırarak, yaratıcılık ve girişimcilik ruhlarını ortaya çıkarıp, sosyalleşmelerini, hayata bakış açılarını, düşünsel ve duygusal olarak gelişmelerini sağlamayı hedefleyen atölyeler şimdilik Ankara, İzmir ve Mersin’de hizmet veriyor.

Z!H!N Ergo Sum Fotoğraf Atölyeleri Grubu’nun kuruluş öyküsü ise kısaca şöyle: 2007 yılı Şubat ayında ZİÇEV, Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı bünyesinde (www.zicev.org.tr); Faika Berat Pehlivan önderliğinde, özel eğitim gereksinimi olan bireylere (özellikle çocuk ve gençlere) gönüllü fotoğraf eğitimi vermek üzere kurulmuş bir fotoğraf atölyesi. Bu atölyelere kurulu oldukları şehirlerde bulunan birçok fotoğraf topluluğu ve E – Fotoğraf Dergisi FOTORiTiM (www.fotoritim.com) de atölye çalışmalarının bir sosyal proje olarak yaygınlaşmasına internet ortamında destek veriyor.

Fotoğrafla; özel eğitim gereksinimi olan zihinsel engellibireylerin; günlük yaşama katılımlarını, kendilerini ifade etmelerini sağlamak amaçlanıyor. Toplumda –genelde- dışlanan bu kesimin topluma ve sosyal hayata kaynaştırılması ve kazandırılmaları amacıyla ZİÇEV `Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı` bünyesindeki okullarda kurulan fotoğraf atölyelerinde özel eğitim gereksinimi olan bireylere fotoğraf eğitimi veriliyor.

September 10, 2009

Amerikalı bir Kadın Fotoğrafçı: Berenice Abbott




1898 yılında Amerika’nın Ohio kentinde doğan kadın fotoğrafçı Abbott’ın çalışmalarını en güzel özetleyecek kelime şüphesiz ki New York’tur… Önceleri gazetecilik okuyan, fakat daha sonraları heykele merak saran fotoğrafçı, 1921’de Berlin ve Paris’e gider. Bu sıralarda da, Man Ray’in fotoğraf hakkında hiçbir şey bilmeyen ve karanlık odada ona yardım edecek birini aramaktadır. İşte tam da bu noktada, Berenice Abbott Man Ray’le tanışır ve onun karanlık oda asistanı olur. Sanatçı Ray’de onun karanlık oda çalışmalarında oldukça etkilenir ve odayı kullanmasına izin verir. 1926’da ilk kişisel sergisini açar ve kendi stüdyosunu kurar. Berlin’de kısa bir dönem fotoğrafçılık eğitimi aldıktan sonra, Paris’e döner ve burada ikinci stüdyosunu açar.



Abbott sanat ve yazın alanından bir çok kişinin portresini çektiği gibi, onun imaj yelpazesinin en büyük kısmını New York kent fotoğrafları oluşturur. Sanatçının New York’a gelmesi de oldukça ilginç ve bir o kadar da duygusal bir hikayesi var aslında… Bu köşenin daha önceki yazılarında Eugene Atget’den bahsedilmişti. Onu gün ışığına çıkaran ve tanınmasında oldukça büyük bir rolü olan Abbott’a, Man Ray tarafından bir gün Atget’in çalışmaları gösterilmiş ve Abbott’da bundan oldukça etkilenmişti. Oldukça zor bir ikna sürecinden sonra, Atget, Abbott’ın kamerasının karşısına geçer ve ondan kısa bir süre de Atget hayata gözlerini yumar. Çalışmalarının büyük bir kısmı satılan Atget’in, geriye kalan çalışmalarını Abbott alır ve onu duyurmaya çalışır, bunda da oldukça başarılı olur.

1930’da onun fotoğraflarından oluşan bir kitap çıkartır ve bu kitabın editörlüğünü yapar. Daha sonraları tekrardan bir kitap çıkartabilmek amacıyla bir yayınevi aramaya New York’a gider ve kentin fotografik dokusunu onun dikkatini çeker.

Kentin mimari dokusunun yanı sıra, şehrin içindeki insanları da kaydeder. Bu insanlar, şehri yaşatan ve onun bir parçası olan kimliklerdir. 1930’ların New York’unu, yaşam tarzlarını izleyicinin gözleri önüne serer.

Her kentin bir silüeti vardır, fakat New York’un silüeti de kendi içinde bir özgünlük taşır. Betonarmenin belki de en güzel “estetize” olmuş halidir, denilebilir. Burada herkes geçmişine ait bir şey kolay kolay bulamaz, çünkü “tarihsel bir otantiklik” bulamayız bu şehirde. Her mimari yapı kendi içinde bir şaheserdir, farklıdır; ama aynı zamanda bir tek tiplik varmış gibi de gelebilir bizlere


İnsansızmış gibi düşünürken bizler bu kenti, bunu delen anları gördükçe rahatlarız biraz, insanı imleyen birkaç çamaşır görünce…

Abbott’ın bu kareleri çektiği yıllar, şüphesiz ki Amerika’nın bilimsel ve teknolojik anlamda değişmekte olduğu yıllardı. Büyük buhran dahi onun bu sokaklara olan aşkını kaydetmeye engel olamadı.

Abbott, şüphesiz ki kent ve sokak fotoğrafçılığında adı geçen önemli kadın fotoğrafçılardan biri…

Elif VARGI.
*Fotoğraflar http://masters-of-photography.com/index.html sitesinden alınmıştır.
*Yazı, Fotoritim Eylül 2009 sayısında yer alıyor.